MEME KANSERİ İLE İLGİLİ MERAK EDİLEN HER ŞEY

Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Her 8 kadından 1'i meme kanseri tehdidi altındadır. Günümüzde erken tanı ile memeyi almadan bu kanser türünden korunmanın mümkün olduğunu belirten uzmanlar, 20 yaşından itibaren her kadının ayda bir kez kendi kendini muayene etmesi gerektiğinin altını çiziyor. 20 yaşından 40 yaşına kadar üç yılda bir kez, 40 yaşından itibaren ise yılda bir kez cerrahi uzmanına meme muayenesi olunması ve 40 yaşından itibaren yılda bir kez mamografi çektirilmesi uzmanların diğer önerileri arasında yer alıyor. Erken teşhisle ile ilgili detaylı bilgi için tıklayın.

Ülkemiz istatistiklerine göre meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanserler arasında ilk sırada yer almaktadır. Yılda yaklaşık 25.000 üzerinde meme kanseri vakası görülmektedir. Bu rakam her yıl %2 oranında artış göstermekle birlikte ülkemizde görülen meme kanseri vakalarının sayısı batı ülkelerine göre daha az sayıdadır. Ülke nüfusumuz yaşlandıkça, bu rakamların artacağı tahmin edilmektedir. Ülkemiz ile ilgili çarpıcı bir diğer bulgu da, batıda 40 yaş altı, menopoz öncesi meme kanseri vakalarında %6-7 gibi bir oran varken, bu rakam bizim ülkemizde %17 gibi çarpıcı bir rakama ulaşmaktadır. Bunun nedeninin ülkemizdeki genç nüfusun yüzdesi olduğu düşünülse de, tarama ve erken tanı konusunda, 40 yaş altı kadınlarımızın da risklerine göre özel takip programlarına alınması gerektiği ortadadır.

Daha çok 40 yaşın üzerindeki kadınlarda görülen meme kanserine günümüzde daha genç yaştaki kadınlarda da rastlanıyor. Bunun nedenleri, kadınlarda stresin artması, çalışma zorunluluğu, çocuk doğurmama veya geç doğurma, erken adet görmeye başlama, beslenme ve çevreye bağlı diğer faktörler olabilir.

MEME KANSERİ RİSK FAKTÖRLERİ

Erken adet ve geç menopoz:12 yaşından önce adet başlangıcı ve 50 yaşından sonra menopoz meme kanseri riskini arttırır.

Doymuş yağ oranı yüksek beslenme:Yağların cinsleri önemlidir. Kanola yağı ve zeytin yağı gibi tek bağlı doymamış yağlar meme kanseri riskini artırmazken mısırözü yağı ve et gibi besinler riski artırır.

Meme kanserinde aile hikayesi:Aile hikayesinde meme kanseri olanlar hastalığın oluşması bakımından yüksek risk altındalar. Fakat meme kanseri olan kadınların % 85′inin ailesinde meme kanseri hikayesi yoktur.

Aile hikayesi sadece anne, kız ve kız kardeşten oluşan yakın akrabaları kapsar. Eğer aile bireylerinden menopoza girmiş, 50 ve daha üstü yaşta meme kanseri teşhisi konmuş olan biri varsa hayat boyu risk sadece %5 artar. Aile bireylerinden menopoz olmamış olanın riski %18,6′ dır. Eğer yakın aile bireylerinden menopoz öncesi ve iki taraflı meme kanseri olan varsa, hayat boyu risk %50′ dir.

Belirgin bir şekilde pozitif aile geçmişi olan ve menopoz öncesi meme kanseri olan kadınlar mamografi çektirmeye aile bireylerinin teşhis yaşından 10 yıl önce başlamalılar. BRCA-1 ve BRCA-2 gen testleri yüksek riskteki hastaları belirleyebilir. Bu sadece meme kanseri için değil epitelyal tümörler ile yumurtalık ve kolon kanserleri için de geçerlidir.

Geç yada hiç doğum yapmamış olmak:35 yaşına kadar hamilelik bir şekilde koruyucudur. Rahibelerin yüksek meme kanseri riski vardır.

Orta derecede alkol alımı:Günde 2 kadehten fazla alkol kullanımı.

Östrojen tedavisi:Çoğu çalışma 10 yıldan fazla östrojen alımının meme kanseri gelişiminde ufak bir risk artışına sebep olduğunu göstermektedir. Fakat bu çalışmalar östrojen alımının aynı zamanda osteoporoz , kalp hastalığı, Alzheimer ve kolon kanseri riskinin azalmasına sebep olduğunu vurgulamaktadır.

Geçmiş meme kanseri hikayesi:Önceden meme kanseri olmuş hastaların diğer memelerinde kanser gelişme riski yüksektir. Bu risk yılda %1 ya da yaşam boyu % 10 oranındadır. Meme kanseri teşhisinden sonra klinik izlemenin sebebi, sadece hastalığın yeniden oluşmasını değil aynı zamanda diğer memede ortaya çıkabilecek kanseri erkenden teşhis etmektir.

Kadın:Kadın olmak meme kanseri oluşum riskini artırır. Fakat meme kanseri olan her 100 kadına karşılık 1 erkekte aynı hastalık görülecektir.

Hodgkin hastalığı için ışın tedavisi:Göğsüne ışın tedavisi uygulanan hastalar yaklaşık 10 yıl sonra yüksek meme kanseri riskine sahip olur, bu gruptaki hastalar erken teşhise önem verilmelidirler.

Orta derecede obezite:Obezite ve meme kanseri ilişkisi karışık olmakla birlikte yüksek riskle ilişkilidir.

Özellikle kimler meme kanserine daha sık yakalanabilir?

Ailesinde ve yakın akrabalarında (anne, kardeş, çocuk, anneanne, babaanne, teyze, hala vs.) meme kanseri olanlar, ilk adetini 12 yaşından önce görenler, menopoza 55 yaşından sonra girenler, hiç doğurmayanlar, kendisinde daha önce meme veya yumurtalık teşhisi konulanlar, menapozda aşırı kilo alanlar, alkol ve sigara kullananların meme kanserine yakalanma riski daha fazladır.

BELİRTİLER

Meme kanserinde, memede bazı değişiklikler oluşabilir. Kadınlar, kendi kendini muayene sırasında buna dikkat etmelidir.

Meme ve memebaşında farklılık , Memenin yanında ve/ya da koltukaltında bir kitle veya kalınlık

  • Memebaşının hassaslığı
  • Meme ve memebaşının görünümünde değişiklik
  • Memenin boyutunda ve şeklinde bir değişiklik
  • Memebaşının içe dönmesi
  • Meme derisinin ya da ucunun pullu, kırmızı ya da şiş olması (portakal kabuğu görüntüsü)

Memebaşı akıntısı: Memebaşından kendiliğinden olan, tek taraflı, kanlı veya beyaz renkte bir akıntı önemlidir. Bu durumda hemen doktora müracaat edilmelidir. Bazı kadınlar, meme başını sıkarak akıntı geldiğini söylemektedirler. Bunu tavsiye etmiyoruz. Fibrokistik meme değişikliğinde memebaşından gri-yeşil renkte bir akıntı olabilir. Bu önemli bir belirti değildir.

Her ne kadar erken meme kanserinde kitleden dolayı ağrı/acıma olmasa da, memedeki ağrı, veya başka bir belirtinin sürmesi durumunda doktora başvurulmalıdır. Çoğunlukla kitle ile birlikte ağrı olması memede ani oluşan kistlerle ilgilidir.

Mikrokalsifikasyon (kireçlenme): Mamografide küçük birbirine benzemeyen ve kümelenmiş kireçlenmelerin (mikrokalsifikasyon) görülmesi önemli bir bulgu olabilir. Bunu daha ileri değerlendirme gerektirip gerektirmediğne doktorunuz ve radyoloji uzmanı karar verecektir.

KANSERİ ANLAMAK
Kanser Nedir?

Kanser, dokuları oluşturan hücrelerdeki değişim ile başlar. Dokular, vücutta organları oluşturur. Organizma ihtiyaç duydukça normal hücreler yeni hücreleri oluşturmak için çoğalır. Hücreler yaşlandığında ölür ve yerlerini yeni hücreler alır. Bazen bu sıralı işlem aksar. Vücut ihtiyaç duymadığı halde yeni hücreler oluşur, yaşlı hücreler de ölmesi gerekirken ölmez ve değişime uğrar.Bu hücreler, kitle ya da tümör dediğimiz bir yapıyı oluşturur.

Her tümör kanser değildir. Tümörler iyi ya da kötü huylu olabilir.

İyi huylu tümörler, vücutta yayılma özelliğine sahip değildirler. Bunlar vücuttan tekrarlanmayacak bir şekilde çıkarılabilirler. Kötü huylu tümörlerin hücreleri, yakındaki dokulara ve organlara sıçrayıp onlara zarar verebilir. Kanser hücreleri aynı zamanda tümörden ayrılıp kana ya da lenf sistemine karışabilir. Böylece uzak organlara da yayılıp orada yeni tümörler oluşturabilirler.

Kanserin yayılmasına metastaz denir.

Meme kanseri hücreleri, lenf kanallarına girdiğinde memenin yakınındaki lenf bezlerine yayılabilirler. Uzak organlara yayılım kan yoluyla da olabilir. Kanser yayıldığında ortaya çıkan yeni tümör (metastaz), ilk tümör gibi aynı anormal hücrelere ve aynı özelliklere sahip olur. Örneğin, eğer meme kanseri kemiğe sıçrarsa kemikteki kanser hücreleri meme kanserinin hücreleridir. Bu hastalık kemik kanseri değil, metastatik meme kanseri olarak isimlendirilir ve tedavi edilir. Doktorlar yeni tümöre "sistemik" ya da "metastatik hastalık" derler.

Sıklık

Meme kanseri daha çok 40 yaşının üzerindeki kadınlarda görülür. Ancak günümüzde daha genç yaştaki kadınlarda da meme kanserinin olduğunu görüyoruz. Bunun nedenleri, kadınlarda stresin artması, çalışma zorunluluğu, geç doğurma veya hiç doğurmama, erken adet görmeye başlama, beslenme ve çevreye bağlı diğer faktörler olabilir.

Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Kadınlarda görülen tüm kanserlerin dörtte biri memede yerleşmektedir. Ortalama yaşam süresinin uzaması, bu süre içerisinde her 8-10 kadından birinde meme kanseri ile karşılaşılmasına neden olmaktadır.

Meme kanseri daha çok gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Ancak, ülkemizde de özellikle batı Anadolu’da meme kanseri sıklığı giderek artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde tarama mamografisinin yaygın olarak uygulanması bu ülkelerde daha erken tanı ve tedavi sağlamakta, böylece hastaların üçte ikisinde memenin yerinde kalması mümkün olmaktadır. Ülkemizde de Kanserle Savaş Daire Başkanlığı, İl Sağlık Müdürlükleri ve Üniversite Hastanelerinde bulunan Meme Merkezlerinde meme muayenesi yapılmakta ve mamografi çekilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından 2005 yılında çıkarılan bir yönetmelik ile herhangibir sosyal güvencesi ve ekonomik gücü olmayan 50 yaşının üzerindeki kadınlarımıza meme merkezlerinde ücretsiz mamografi çekilebilmektedir.

TEDAVİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

Ameliyat: Değişik türde ameliyatlar çeşitli tedavilerle birleştirilmektedir.

Radyoterapi: Radyoterapinin tedavideki rolü araştırılmaktadır.

Kemoterapi: Araştırmacılar yeni antikanser ilaçları ve dozlarını test etmektedirler. Çeşitli ilaçlar ve değişik ilaç kombinasyonlarıyla çalışmalar devam etmektedir. Aynı zamanda ameliyattan önce ilaçları kombine etme ve kemoterapiyle hormon tedavisi veya radyoterapiyi kombine etmenin yeni yolları araştırılmaktadır.

Hormon Tedavisi: Aromatöz inhibitörler de dahil olmak üzere bir çok hormon tedavisi araştırılmaktadır.

Biyolojik Tedavi: Yeni biyolojik araştırmalar devam etmektedir. Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini öldürmesine yardımcı olacak kanser aşıları araştırılmaktadır.

Ek olarak, tedavilerin yan etkilerini azaltmanın ( ameliyat sonrası oluşan lenfödem, ağrı gibi) ve hastanın yaşam kalitesini arttırmanın yolları araştırılmaktadır. Üzerinde çalışılan diğer konu, sentinel lenf bezi biyopsisidir.Teknik olarak tümör çevresine radyoaktif madde ve/veya mavi boya enjekte edilir. Bu maddeler ilk önce lenf sisteminden geçerek kanser hücrelerinin yayılabileceği ilk lenf bezine veya bezlerine gider. Sentinel lenf bezini bulmak için cerrah koltukaltında mavi boyayı arar ve/veya radyoaktif maddeyi bulmak için tarayıcıyı kullanır. Cerrah sadece mavi boya ve/veya radyoaktif madde bulunan lenf bezlerini alır. Bulunan sentinel lenf bezinde kanser yayılımının saptanması durumunda aksiller disseksiyon yapılır. Sentinel lenf bezinde kanser yayılımının olmadığı durumda aksiller disseksiyon yapılmaz, böylece lenfödem gibi komplikasyonların görülme sıklığı anlamlı olarak azalır.

TAMAMLAYICI VE ALTERNATİF TIP TEDAVİLERİ

Meme kanseri olan bazı kadınlar stres ve diğer yan etkilerini azaltmak için tamamlayıcı ve alternatif tıptan yararlanabilirler:

  • Tamamlayıcı tıp, doktor tarafından önerilen tedaviye ek bir yaklaşımdır.
  • Alternatif tıp, standart tedavi dışında yapılan yaklaşımdır.

Tamamlayıcı ve alternatif tıbbın en genel olanları akupunktur, masaj tedavisi, bitkisel ürünler, vitamin ve özel diyetler, visualization, ve ruhsal tedavidir. Birçok kadın bu yaklaşımların kendilerini iyi hissetmelerine neden olduğunu belirtiyor.

Fakat bazı yaklaşımları doktorun önerdiği tedaviyle birlikte yapmak zararlı olabilir. Bu tedavileri denemeden önce kadın, doktoruyla tedavilerin olası yarar ve risklerini konuşmalıdır. Bazı tamamlayıcı ve alternatif tıp ilaçları pahalı olabilir. Sağlık sigortası bu masrafları karşılamaz.

MEME REKONSTRÜKSİYONU

Bazı durumlarda, meme cerrahınız memenizin alınması gerektiğini söyleyebilecektir. Bu durum, hastalığınızın yaygın olduğu anlamına gelmemektedir. Meme, kadınlar için önemli bir simge olduğundan, bunun alınması gereken durumlarda (mastektomi) yerine yeni bir memenin yapılması söz konusu olmaktadır. Bunun, kadınlar açısından çok önemli bir psikolojik destek olacağını gösteren çalışmalar vardır. Mastektomi uygulanan kadınlar, mastektomi sırasında ya da daha sonra kendilerine kendi dokularını kullanarak veya silikon protezle yeni bir meme yapılmasını (meme rekonstrüksiyonu) isteyebilirler.

Meme rekonstrüksiyonu, memenin yeniden yapılmasıdır. Bu amaçla yararlanılan farklı yöntemler vardır. Rekonstrüksiyon, silikon protez, ya da hastanın kendi dokusu kullanılarak (otojen) gerçekleştirilebilir. Plastik cerrahınız; söz konusu dokuları (deri ve kas ), karın ön duvarından, ya da sırtınızdan alabilir. Ancak, ameliyat sırasında bu işlemin yapılıp yapılamayacağına meme cerrahınız karar verecektir. Uygun durumlarda sizi bu konuda deneyimli bir plastik cerrahi uzmanı ile görüştürecektir.

Meme rekonstrüksiyonuna ilişkin yukarıda sıralanan seçeneklerin avantaj ve dezavantajları vardır. Bir kadın için uygun olan, diğeri için uygun olmayabilir. Önemli olan, meme kanseri olan her kadının ameliyat öncesi meme cerrahı tarafından değerlendirilmesi ve gerektiğinde plastik cerrahi uzmanından konsültasyon istemesidir.

Ne tür bir meme rekonstrüksiyonun iyi olacağı, kadının yaşı, vücut yapısı ve geçirdiği ameliyatın türüne göre değişir.

Plastik (estetik) cerrah, hastayı, aşağıdaki soruların yanıtlarını da kapsayacak şekilde bilgilendirir:

  • Rekonstrüksiyon ne zaman yapılabilir?
  • Benim için hangi yöntem uygundur?
  • Söz konusu yöntemin yararları ve riskleri nelerdir (ameliyat sırasında veya sonrasında)?

Silikon meme implantlarının güvenliği hakkında doktorunuzdan isteyebileceğiniz güncel bilgiler.

  • Meme rekonstrüksüyonunda kullanılan silikon protezlerle ilgili yapılan çalışmalar bunların güvenle kullanılabileceğini göstermektedir. Bu konuda size plastik cerrahınız gerekli bilgileri verecektir.
  • Bu işlem kaç ameliyatla başarılabilecektir ?
  • Ameliyattan sonra nasıl görüneceğim?
  • Bedenimde yara izi olacak mı? Nerede? Nasıl bir iz?
  • Eğer vücudumun başka bir bölgesinden deri, kas ve yağ alınacaksa, bu dokuların alındığı yerde kalıcı bir değişiklik olacak mı?
  • Ameliyattan sonra neleri yapmamam gerekir? Olağan etkinliklerime ne zaman dönebilirim?
  • Ameliyat sonrasında bakıma gereksinimim olur mu?
  • Rekonstrüksiyonun maliyeti nedir? Sağlık sigortam karşılar mı?
AMELİYAT SONRASI KOLUNUZUN ŞİŞMESİNİ (LENF ÖDEMİ) ÖNLEMEK İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
  • Uzun süre oturacağınız ya da araba kullanacağınız zaman, etkilenmiş kolunuzu kalp seviyesinin üstünde tutunuz.
  • Yatacağınız, televizyon izleyeceğiniz ya da kolunuzu aşağıda tutmanız gerektiği zaman etkilenmiş kolu kalp seviyesinin üstüne kaldırarak destekleyiniz (altına bir yastık koyarak yapabilirsiniz).
  • Gereksiz kilo alımından kaçınınız.
  • Manikür yaptırmayınız.
  • Kolunuzun şişmesini önleyen egzersizleri yapınız.
  • Ameliyat sonrası kolunuz hafif şiş olabilir.İki kol arasındaki 2-3 cm’lik fark doğaldır.Daha sonra kolunuzda şişme meydana gelirse muhakkak hekiminize kontrole geliniz.
  • Ameliyatınızdan sonra öbür memenin yaratacağı tek farklı ağırlık vücudunuzda duruş bozukluğuna neden olacaktır.Bu duruş bozukluğu nedeniyle sürekli bir kas gelirimi oluşur ve bu durum zamanla omuz,sırt,bel,boyun ağrıları ve baş ağrılarına neden olur.
  • Meme protezi kullanarak tek taraflı ağırlığın getirdiği sorunları azaltmış olursunuz. Bunun yanı sıra, protez memeler herhangi bir cerrahi girişim gerektirmeden beden bütünlüğünüzün ve estetik görüntünüzün düzelmesine yardımcı olacaktır. Ameliyat sonrası yaralarınız tamamen iyileşinceye kadar geçici hafif bir protez kullanabilir,yaralarınız tamamen iyileştikten sonra, satın alabileceğiniz sütyen ve protezleri kullanabilirsiniz.
LENFÖDEM TEDAVİSİ

Ameliyatlı kolda ödem, genellikle el sırtında şişme, ön kol ve kolda genişleme ile birliktedir. Kolda ağırlık hissi, gerginlik, duyu azalması ve parmaklarda uyuşukluk olabilir. Kol ödemini fark ettiğinizde kolunuzu boynunuza asarak dinlendiriniz, yatarken kolunuzun altına yastık koyarak vücudunuzdan daha üst seviyeye çıkarınız ve doktorunuza haber veriniz. Kol ödemi tedavisini bu konuda eğitim görmüş fizyoterapistler yapmalıdır. Lenf sıvısının boşalmasını hızlandırmak için elden başlayarak omuza doğru aşırı basınç yapmadan masaj yapılmalıdır. Bu tedavi uzun sürse de (aylarca), oldukça başarılı olabilir. Tedaviden sonra kola basınç yapan bir bandaj ve çorap uygulanabilir. Bunların yanı sıra mikrocerrahi teknik ve lazerle tedavi seçenekleri de mümkün olmakla birlikte, henüz bu yöntemleri uygulayan merkez sayısı kısıtlıdır. Lenfödem çok yaygın ise, hastanede tedavi gerekebilir.

Tedavi Seçenekleri:

1. Kompleks Fiziksel Terapi

Lenfödeme sebep olan etkenleri ortadan kaldırmak bugün için mümkün değildir. Cerrahi olmayan tedavide (fizyoterapi) asıl amaç, lenfödemin gelişmesini engellemek ve ortaya çıkmış olgularda da şişliğin daha fazla artmasının önüne geçebilmektir. Bu tedavi ile hastanın kolundaki rahatsızlık hissinin azaltılması, kolun hareketlerinin iyileştirilmesi ve psikolojik olumsuzlukların engellenmesi sağlanabilir. Hastaların büyük bir bölümü, cerrahi tedaviye gerek kalmadan hayatlarını devam ettirebilirler. Ancak lenfödem için gereken kompleks fizyoterapi yöntemi, bu konuda eğitim almış deneyimli fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır. Ne yazık ki ülkemizde bu eğitimi almış fizyoterapist sayısı son derece azdır ve hastaların bu deneyimli fizyoterapistlere ulaşması genellikle güç olmaktadır.

Tedavi tamamen elle yapılmaktadır. Lenfatik sistemin bilinen drenaj yollarına uygun şekilde, oldukça özel bir masaj tekniği ile, lenf sıvısını kan dolaşımına boşaltır. Bu teknik, tüm gövde ve lenf düğümlerine uygulanır. Daha sonra kol özel bandajlarla sarılır. Bu bandaj 24 saat korunur. Tüm tedavi 2 – 6 hafta sürebilir. Bu süre ödemin ciddiyetine göre değişir.

Hastanın maksimum faydalanma düzeyine ulaştığına karar verildiğinde, kolun ölçüsüne ve ödemin şiddetine göre basınçlı kolluk verilir. Ciddi vakalarda 6 – 9 ay sonra tekrar bir kür tedavi daha yapılabilir.

Hasta basınçlı kolluğunu her gün giymelidir. Akşam yatarken bandaj yapmalıdır. Uygun vakalarda 6 ay sonra gece çıplak kolla yatılabilir. 2 – 3 ayda bir kolluk kontrol edilerek yenilenmelidir.

Bunun yanında koluna gereken özeni göstermeye devam etmelidir.

2. Liposuction

Süpermikrocerrahi için uygun olmayan hastalardan bazıları “liposuction- Yağ emme” yönteminden fayda görebilirler. Ancak lenfödem tedavisi için uygulanacak “liposuction” estetik amaçla yapılan “liposuction”dan biraz farklıdır bu yöntem de tüm dünyada sadece birkaç özel merkezde uygulanmakta olup, çok fazla bir yararı görülmemektedir.

3. Süpermikrocerrahi

Lenfödemin tedavisi için bugüne kadar uygulanan cerrahi yöntemlerin hiçbirinde ne yazık ki istenilen düzeyde başarılı sonuçlar elde edilememiştir. Çünkü, daha önce uygulanan cerrahi yöntemlerde çok büyük kesiler kullanılıyordu ve bu durum birçok hastada ameliyat sonrası bazı komplikasyonların ortaya çıkmasına sebep olabiliyordu. Ancak, son yıllarda geliştirilen ve dünyada sadece birkaç özel merkezde uygulanan “süpermikrocerrahi” yöntemi lenfödem hastaları için yeni bir umut olmuştur. Bu yöntemle, deriye yapılan sadece 3-4 cm’lik kesilerle çok ince lenf damarları, yine çok ince toplardamarlara dikilerek lenf sıvısının kollarda birikmesi engellenebilmektedir. Yöntem, özellikle koltukaltı lenf bezlerinin alınması veya ışın tedavisi sonrası (meme kanseri tedavisi gibi…) ortaya çıkan lenfödemlerde uygulanmaktadır. Çünkü bu hastalarda, doğuştan lenfödemli veya çok uzun süredir lenfödeme sahip hastaların aksine, lenf damarları sağlam olduğundan ameliyatın başarı şansı olabilir.

4. Lazer tedavisi (LLLA)

Özellikle meme kanseri nedeniyle yapılan radikal cerrahi ve kol altı lenf bezlerinin çıkartılması nedeniyle gelişen lenfödem sorununu azaltmak amacı ile denenen düşük yoğunluklu aksiler lazer uygulaması ile lenfödem gelişme riskinin azaltılabildiği veya oluşmuş lenfödemin anlamlı olarak geriletilebildiği bildirilmektedir. 2001 yılından beri Avustralyada uygulanan LLLA tedavinin Amerika Birleşik Devletlerinde denenmesi için ulusal besin ve ilaç dairesi 2007 yılında onay vermiştir. Ancak ülkemizde henüz uygulayan merkez bulunmamaktadır. Biz yakın zamanda merkezimizde bu yöntemi uygulamaya başlayacağız.

Hastaların sorunsuz, normal ya da normal ölçülere yakın kolla yaşam sürdürebilmeleri, hastalıkları hakkında bilinçli ve sorumlu davranabilmeleri ile yakından ilgilidir.

5. Pnömatik Kompresyon Cihazı

Kolun etrafını saran hava yastıklarının bir pompa aracılığı ile şişirilmesi suretiyle uygulanan pnömatik kompresyon tedavisinde, biriken lenf sıvısını dışarıdan basınç uygulayarak, dokulardan uzaklaştırıp dolaşıma katmak amaçlanmaktadır.

İki çeşit pnömatik kompresyon cihazı vardır:

  • Segmental (sequential: çok odacıklı) olan türünde kol ve bacağın çeşitli bölgelerine sarılan hava yastıkları en uçtakinden en merkezde olana doğru sırası ile şişirilir. Gelişmiş modellerde odacıklardaki basınç farklı düzeylerdedir (en uçtakinde en fazla).
  • Segmental olmayan (tek odacıklı) türünde ise kol veya bacağı boyunca saran tek parça bir hava yastığı vardır ve şişirildiğinde bütün bölgelere basınç uygular. Segmental olanı daha etkilidir.

Bazı pompalarda ise hava yerine cıva kullanılmaktadır ve uygulanan basınçta uçtan merkeze doğru daha tedrici bir azalma sağlanmaktadır. Bu tür cihazlar daha pahalıdır ve fazla yaygın değildir.

Pnömatik kompresyon tedavisinin tek başına değil diğer yöntemlerle birlikte kullanılması önerilmektedir.

KOLTUK ALTI LENF BEZLERİNİN ÇIKARILMASINDAN SONRA EL VE KOL BAKIMI

El ve kol bakımına ilişkin, alınacak önlemler sizi günlük yaşamdan uzaklaştırmayacak sadece oluşabilecek yaralanmaları önlemek ve bu yolla oluşabilecek enfeksiyonlara engel olarak kolunuzda ödem (şişlik) / lenf ödem oluşmamasına yardımcı olacaktır.

  • Etkilenmiş kolunuzdan tansiyon ölçtürmeyiniz, kan aldırmayınız, serum taktırmayınız, aşı vb enjeksiyonlar yaptırmayınız.
  • Bulaşık, çamaşır yıkarken yada temizlik yaparken eldiven kullanınız. Güçlü deterjanlar, sert kimyasallar ve aşındırıcı maddelerden kaçınınız.
  • Elinizi ve kolunuzu sıkacak yüzük, bilezik ya da kol saati takmayınız.
  • Yemek yaparken yanıklardan kaçınınız.
  • Etkilenmiş kolunuzu sıcak fırının içerisine sokmayınız. Fırın eldiveni ve tutacak kullanınız.
  • Güneş yanığı ve böcek ısırmalarından kaçınınız.
  • Etkilenmiş kolunuzu her türlü kesici ve delici aletlerle yaralanmalardan ve iğne batmasından koruyunuz.
  • Bahçe işleri ile uğraştığınızda eldiven kullanınız, dikenli bitkilerlere yakın çalışmayınız. Elinizle kazı yapmayınız.
  • Dikiş dikerken yüksük kullanınız.
  • Sebze, meyve keserken, yemek yaparken eldiven kullanınız. Yaralanmalardan kaçınınız.
  • Tırnak keserken deriyi kesmemeye dikkat ediniz. Tırnak etlerini asla kesmeyiniz. (manikür yaptırmayınız).Tırnak etlerinden oluşan ‘şeytan tırnak ‘larını asla kopartmayın.
  • Etkilenmiş kolunuza zarar verebilecek tüm travmalardan (çarpma, vurma…) kaçınınız.
  • Koltuk altı tüylerinizi temizlemek için elektrikli traş makinası kullanınız. (Jilet kullanmayınız).
  • El çantanızı, valizinizi ve diğer eşyalarınızı sağlam kolunuzla taşıyınız.
  • Çok sıkı giysiler (atlet, sütyen... vb.) kullanmayınız. Geniş askılı sütyen, bluz gibi manşeti olmayan kıyafetler tercih ediniz.
  • Etkilenmiş kolla itme, çekme, kaldırma gibi kuvvetli ve tekrarlayıcı hareketlerden (cam silme ev süpürme.. ), ağır ve yük taşımayı gerektiren sporlardan kaçınınız.
  • Gece uyurken etkilenmiş kolunuzun üzerine yatmamaya dikkat ediniz.
  • Etkilenmiş kolunuzda yada elinizde kesik oluşursa antibakteriyal bir sıvı ( iyot, batikon gibi..) ile yarayı temizleyiniz. Kızarıklık ağrı ve iltihaplanma açısından kesik bölgeyi kontrol ediniz.Doktorunuzu bilgilendiriniz. Gerekiyorsa antibiyotikli krem kullanınız (Bactroban, stafine…).
  • Kedi,köpek gibi ev hayvanlarıyla oynarken ameliyatlı kolunuzu koruyunuz.
  • Sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelerden uzak durunuz  veya sinek kovucu tablet kullanınız.
  • Çantanızda her zaman lokal antibiyotikli bir krem veya batikon bulundurunuz.
  • Kolunuzda şişlik, kızarıklık, ısı değişikliği hissettiğiniz zaman hekiminize başvurunuz.
  • Tedavi bitiminden sonra etkilenen kola en az ayda bir kere çevre ölçümü yaptırarak, kontrol ediniz (Bağlı olduğunuz sağlık kuruluşunda veya size verilen eğitim ile).
CİLT BAKIMI
  • Etkilenmiş kolun bakımı ve temizliği oldukça önemlidir. Kol temiz tutulmalı, iyice kurulanmalı ve nemli bırakılmamalıdır. Kızarıklık, kaşıntı ve mantar enfeksiyonlarına karşı cildinizi sürekli gözlem altında tutmanız gerekmektedir.
  • Cilt bakımı ve esnekliğine dikkat edilmeli, nemlendirilmesi için yağsız kremler, vücut sütü, vücut losyonu gibi yağ içeriği çok az olan nemlendiriciler kullanılmalıdır.
  • PH nötr sabunları kullanınız.
  • Sıcak günlerde terlemeyi ve ciltte mantar oluşumunu engellemek için mantar önleyici kremler  kullanınız.
  • Günde bir kaç kez yumuşatıcı el kremi kullanınız.
SICAKTAN KAÇININ
  • Çok sıcak suyla duş almayınız. Ameliyatlı kolunuzu liflemeyiniz ve keselemeyiniz.
  • Yanan bir soba veya şöminenin ısısından uzak durunuz.
  • Güneş ışınları zararlı olabilir. Özellikle güneş yanığından kaçınınız. Güneşlenirken yüksek koruma faktörü olan koruyucular kullanınız. Kolunuzu uzun süre güneşe maruz bırakmayınız. Güneşli havalarda gezinirken uzun kollu açık renkli ve bol giysiler kullanınız.
  • Banyodan sonra saç kurutma makinasını kullanırken omuzlarınızı sıcağın etkisinden koruyunuz (Saçınızı baş aşağı pozisyonda kurutunuz).
  • Çok sıcak su ile elinizde bulaşık veya çamaşır yıkamayınız.
  • Ütü yaparken yanıklara karşı dikkatli olunuz.
BESLENME
  • Özel bir diyet uygulamanıza gerek yoktur. Dengeli ve yeterli besleniniz.
  • Tuz oranı düşük,lifli gıdalardan zengin bir beslenmeyle ile ideal kilonuzu koruyun. Gereksiz kilo alımından kaçınınız. Şişmanlık ödem üzerine olumsuz etki yapar.
  • Kolay sindirilebilen proteinleri içeren besinleri(balık ve tavuk) almaya özen gösteriniz. (Protein alımına dikkat etmek şartıyla.)
  • Alkol ve sigaradan kaçınınız.
FAYDALI AKTİVİTELER
  • Yüzme, yoga, suda aerobik ve ritmik yürüyüşler faydalıdır.
SEYAHAT
  • Uçak veya otobüs ile seyahat ederken mutlaka hekiminize danışınız. Gerekiyor ise mutlaka kolunuza bandaj yapınız veya kolluğunuzu kullanınız.
MEME AMELİYATI SONRASI EGZERSİZLERİNİZ, BAKIMINIZ VE GÜNLÜK YAŞAMA DÖNÜŞ

Meme ameliyatınız esnasında size yapılan müdahalelerden dolayı, ameliyat tarafındaki elinizde ve kolunuzda şişkinlik ( lenfödem ) riski artmaktadır. Bu risk, aynı memeye radyoterapi (ışın tedavisi) uygulandığında ciddi olarak artar. Bu hastaların el, ön-kol ve kollarının, her türlü kesik, yanık gibi travmalardan korunması büyük önem taşımaktadır.

Ameliyat tarafındaki elinizde veya kolunuzda, yaralanma ya da iltihabi bir olay başlarsa, vücudunuz bu bölgeye sıvı ve hücreler göndererek mikroplarla savaşır. Buradaki fazla sıvının geriye dönüşü güçleşmiş olduğundan elde ve kolda şişkinlik (ödem) gelişebilir. Bu nedenle enfeksiyonlara karşı çok dikkatli olmanız gerekmektedir.

Buradaki bilgiler ameliyat sonrasında el ve kolunuzda enfeksiyon ve buna bağlı şişkinliği (lenfödem) nasıl önleyebileceğinizi veya azaltabileceğinizi anlatmaktadır. Buradaki bilgiler hastaneden taburcu olduktan sonra yaşamınız boyunca size gerekli olacaktır.

AMELİYATINIZDAN SONRA NİÇİN EGZERSİZ ?
  • Omuz ve kol eklemlerindeki kireçlenmeyi önlemek veya gidermek,
  • Kola ameliyat öncesi hareketliliğini kazandırmak,
  • El, ön-kol ve kol kaslarını güçlendirmek,
  • Ameliyat ve radyoterapiye bağlı gelişen sırt, bel, boyun, baş ve omuz ağrılarının giderilmesine yardımcı olmak,
  • Çarpık duruşu/ duruş bozukluğunu önlemek,
  • Elinizin, ön-kol ve kolunuzun şişmesini(lenfödemi) engellemek,
  • Ekstremitenin normale dönüşü ve iyileşmesinin hızlanmasına yardımcı olmaktır.
EGZERSİZLERE NASIL BAŞLAMALISINIZ?

Drenler (yaranızdan çıkan hortumlar) çıkmadan önce;

Egzersizlere ameliyat sonrası ilk 24 saat içinde sınırlı hareketlerle başlanır.

1. Top sıkma egzersizi
Avucunuza sığacak kadar bir lastik top kullanarak elinizi sıkıp gevşetiniz.

2. El açıp kapama egzersizi (top sıkmaya benzer egzersiz)
Ameliyattan birkaç saat sonra başlanır. El, 15 ila 25 defa açılıp kapatılır.Bu hareket günde 3-4 kez tekrarlanır. Bu şekilde lenf sıvısının genel vücut dolaşımına dönüşü hızlanacaktır.

3. Saç tarama egzersizi
Dik oturun, dirseğinizi masaya dayayın ve bir tarakla saçınızın bir tarafını önden başlayarak geriye doğru tarayın daha sonra saçınızın tamamını taramaya çalışın.

Ektkilenmiş kolun dirsek ve el hareketlerini yapabilirsiniz. Ancak kolun omuzdan yana açma- kapama egzersizleri drenler çıktıktan sonra başlayacaktır. Drenler dururken kolunuz devamlı vücudunuza yapışık kalmamalıdır (Günlük işlerinizi bu elinizi kullanarak , çok yorulmadan yapabilirsiniz). Bu nedenle açıp- kapama hareketini yapmadan sadece 90° lik açı ile açma ve kol altına yastık koyma işlemini yapabilirsiniz.

Günde en az iki kez egzersizleri tekrarlayabilir, ağrı oluşursa egzersizlere ara verebilirsiniz.

Bu egzersizleri yaşam boyu yapmalısınız.

Detaylı duruş bozuklukları egzersiz bilgisi için tıklayınız.