Rahim Ağzı (Serviks) Kanserleri

Serviks kanserleri, kadınlarda görülen ilk 10 kanser arasındadır. Ülkemizde yıllık yaklaşık 2000 kadın serviks kanserine yakalanmaktadır. Serviks kanseri, diğer kanserlerden farklı olarak nedeni belirlenmiş bir kanserdir. Serviks kanserlerinin neredeyse tamamının sebebi, HPV (Human Papilloma Virus) enfeksiyonudur. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virus olup insanda enfeksiyon yapan 30'dan fazla tip bulunmaktadır. Tip 6 ve 11 gibi tipleri, genital bölgede siğillere sebep olurken, Tip 16, 18, 31,45 gibi tipler rahim ağzına yerleşerek serviks kanserine sebep olabilir. Serviks kanseri gelişim süreci yaklaşık 10-15 yıldır. HPV enfeksiyonunu takiben rahim ağzında kanser öncü lezyonları (CIN1-2-3) gelişir ve tedavi edilmezse kansere dönüşüm olur.

Serviks kanseri için risk faktörleri;

  • Erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlanması,
  • Multipartner,
  • Korunmasız cinsel ilişki,
  • Sigaradır.

Serviks kanseri diğer jinekolojik kanserlerden farklı olarak önlenebilir bir kanserdir. Yıllık PAP Smear testi ( rahim ağzından fırça ile sürüntü alınması) ile, kanser öncü lezyonları aşamasında tanı konularak, doğurganlık bile etkilenmeden tedavi olmak mümkündür. Dolayısı ile cinsel aktivite başladıktan sonra mutlaka yıllık PAP test yapılmalıdır. PAP testte anormal bir sonuç tespit edilirse kolposkopi (büyük büyütmeli bir mikroskop ile rahim ağzının incelenmesi) yapılmalıdır.

Serviks kanserinin tedavisi evresine bağlıdır. Erken evrede ise konizasyon (sadece rahim ağzının koni şeklinde çıkarılması) yeterli olabilmekte ve kadının doğurganlık yeteneği etkilenmemektedir. Ancak ileri evrelerde rahim ve lenf bezlerin alınması ve radyoterapi gerekmektedir.

Serviks kanseri, yıllık PAP testlerin düzenli yapılması ile kanser aşamasına gelmeden tanı konulabilir ve tedavi edilebilir bir kanserdir. Serviks kanserinin nedeni olan HPV virusüne karşı aşı bulunmaktadır ve % 100 etkilidir. Özellikle 9-27 yaşları arasında kızların aşılanması serviks kanserini önlemede etkilidir. HPV aşıları tip 16 ve 18' e karşı koruyucu olup diğer tiplere karşı da koruma sağlayabilmektedir. 6 ay içinde 3 doz aşı uygulaması yeterlidir ve aşı tüm dünyada uygulanmaktadır. Aşının bugüne kadar ciddi bir yan etkisi görülmemiştir.