Hastalığınızı ilk nasıl fark ettiniz ve doktora gitme kararını nasıl aldınız?

Hastalığını aslında ben farketmedim. Arkadaşımın rutin kontrolünde eşlik etmek için gittiğimde muayene oldum ve ilk muayenemde meme kanseri teşhisi konuldu.

Doktorunuzun teşhisi söylerken ki yaklaşımı size ne hissettirdi veya siz doktor olsaydınız kendinize hastalığınızı nasıl söylerdiniz?

Hayatımın bu şekilde sonlanacağını, kendime ait olan hayat romanımın sonunu meme kanseri teşhisi ile bittiğini düşündüm. 

İlk teşhiste yıkıma uğradım. İlk önce inkar ettim, ama sonrasında kabullendim.

Doktor olsaydım, bu durumu birlikte aşacağımızı söyleyen meme cerrahım gibi davranırdım sanırım. Bana durumu açıklarken kendisinin bile aynı riski taşıdığını ve ardından da beni rahatlatacak birçok cümle söyledi. 

Kanser hastası olduğunuzu öğrendiğinizde durumu paylaşmak istediniz mi ya da ilk kiminle paylaştınız?

Hayır istemedim. İlk olarak, benimle aynı tedavi süreçlerinden geçen ve aynı zamanda doktor olan komşumla konuştum. Zaten beni biyopsi ve MR’a da o yönlendirmişti. Sonrasında durumu eşimle paylaştım.

Yakınlarınızın hastalığınızı öğrendiğindeki ilk tepkileri ne oldu? Aslında siz nasıl olmasını isterdiniz?

Yakınlarım hastalığımı öğrendiklerinde destek vererek, olumlu yaklaştı ve yanımda oldular. Zaten öncesinde yanımda olmayanların, hastalık sonrasında da yanımda olmalarına izin vermedim.

Hastalığınızı nasıl kabullendiniz? Bu sürece alışmanızı kolaylaştıran en kuvvetli duygu neydi?

Hastalığını kabullenmende en büyük desteğim maneviyat oldu. Biliyordum ki herkesin bir sınavı vardır. Kiminin işiyle, kiminin eşiyle, kimininse evladıyla imtihanı olur. Ben de sağlığımla olduğumu düşündüm. Bu benim için çok zor bir sınavdı, ama tevekkül ettim. Allah’a sığındım. O’ndan gelen hastalığımın, yine O’nun vereceği şifa sayesinde geçeceğini düşündüm. Kısacası bu hastalığı inkar etmeyerek, isyan etmeyerek kabullendim.

Günümüzde sizin de ‘’10 Amozon Yüksek Doz Yaşam’’ kitabı ile yaptığınız gibi kanser farkındalığı için birçok başarılı projeye imza atılıyor. Örneğin;  Endüstri Ürünleri Tasarımcısı olan İlhan Berk; sadece gülümsendiğinde kişiyi gösteren bir ayna tasarlamış. Berk röportajında genç yaşta astım teşhisi konulmasıyla sıklaşan hastane ziyaretlerinden yola çıkarak mizah yoluyla tedaviye katkıda bulunması amacıyla böyle bir ürün geliştirdiğini açıklamış. Sizce de moral ve gülümsemek tedavi için ne kadar önemli? Sizce kanser tedavisi boyunca psikolojik destek almak gerekir mi?

Kanser hastalarına her zaman söylenen bir söz vardır: ‘’Moralini yüksek tutacaksın.’’ Bu söz benim için çok bir şey ifade etmiyor açıkçası. Sanki olumsuz bir durum var da ona rağmen moralimi yüksek tutmaya çalışacakmışım gibi hissettiriyor. O yüzden ne hissetmek istiyorsam onu yaşadım. Kimi zaman ağlama krizlerine girdim, kimi zaman psikolojik destek aldım, kimi zaman da yürüyüş ile rahatlattım kendimi. Bunun dışında kötü düşünceleri aklıma getirmemeye çalıştım ve her şeyin iyi olacağını düşündüm, düşünmeye de devam ediyorum.

Tedaviniz sırasında yaşantınız ile ilgili nelere dikkat ettiniz?

Tedavim sırasında en çok hijyene dikkat ettim. Çünkü kemoterapi bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor vee o yüzden dışardan beslenmemeye, kalabalık ortamlara girmemeye oldukça dikkat ettim.

Kanserle savaşta kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Kontrol öncesi kaygılarınızı nasıl yönetiyorsunuz?

Kanserle savaşta kendimi sokaktaki insan ile yan yana konumlandırıyorum. Çünkü benim ondan, onun da benden hiçbir farkı yok. Yarın herhangi birine kanser teşhisi konulmayacağının hiçbir garantisi yok.

Kontrol öncesi kaygılarımı ise dua ederek ve kendi kendimi motive ederek kontrol ediyorum.

Stresin insan hayatı üzerindeki etkisi tartışılmaz. Kansere yakalandıktan sonra kendinizi stresten uzak tutmak için neler yaptınız?

Beni stresli yapacak ortamlardan ve insanlardan uzaklaşarak kendime bir yol bulmaya çalıştım. Sağlığımın kıymetini öğrendiğim için kimsenin beni üzmesine izin vermemeye çalıştım. Ayrıca spor yapmak ve kısa süreli tatiller de stresimi azaltmada oldukça etkili oldu.

Son olarak hastalığınızı öğrendikten sonra hayata bakış açınızda neler değişti ve bize bununla ilgili hayata dair verebileceğiniz mesajı tek cümleyle nasıl dile getirirsiniz?

Kanser teşhisi konulduktan sonra, hayata bakış açım çok değişti. Ölüme kendimi hiç bu kadar yakın hissetmediğim için, her anımın kıymetini bilip, zamanı dolu dolu yaşamam gerektiğini anladım. Tüm bu süreci bir cümleyle özetlemek gerekirse, ‘’Hayattan zevk almıyor musun? Öyleyse bir dost kemoterapi al ve hayatının kıymetini öğren..."

Funda Değirmenci