Hastalığınızı ilk nasıl fark ettiniz ve doktora gitme kararını nasıl aldınız?

Hastalığımı elime gelen kitle ile farkettiysem de, önce ne yazık ki iyiye yordum. Ancak birkaç ay sonra meme ucu akıntısı ile karşılaşınca oldukça tedirgin oldum ve hemen bir  genel cerrahtan randevu aldım.

Doktorunuzun teşhisi söylerken ki yaklaşımı size ne hissettirdi veya siz doktor olsaydınız kendinize hastalığınızı nasıl söylerdiniz?

Bana hastalığımı ilk söyleyen radyologdu ve oldukça üzgündü. Bu yüzden biraz şanslıydım sanırım. Bilgisayarı açtı ve MR görüntüsü üzerinde bana sakince açıklama yaptı. Bu tür olayları sıkça yaşadıkları için olsa gerek, tavırları oldukça rahattı.

Kanser hastası olduğunuzu öğrendiğinizde durumu paylaşmak istediniz mi ya da ilk kiminle paylaştınız?

Zaten eşim ve annem yanımdaydı. Hastanede ilk aradığım kişi, benim geçireceğim süresi daha önceden yaşamış olan halamdı. Daha sonra da en yakın arkadaşlarıma haber verdim. Saklamak yerine paylaşmak gerektiğine inanıyorum. Başka türlü baş edebilmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.

Yakınlarınızın hastalığınızı öğrendiğindeki ilk tepkileri ne oldu? Aslında siz nasıl olmasını isterdiniz?

Çok yakınlarınız üzüntü duyuyorlar haliyle. Yansıtmak istemeseler de anlıyorsunuz. Kanser korkutucu bir hastalık çünkü. Çevrenizden tek istediğiniz sizi biraz olsun anlamaları. En yakınlarım değil, ama çevremden bazıları her şey yolundaymış gibi davranıyordu. Sanki ben hasta değilmişim gibi. Bunun daha doğru olduğuna inandıkları içindi belki, ama bu tavırları üzücüydü.

Hastalığınızı nasıl kabullendiniz? Bu sürece alışmanızı kolaylaştıran en kuvvetli duygu neydi?

Anne oluşum güçlü olmam gerektiğinin en önemli nedeniydi. Kabullendikten sonra sabretmeye de başlıyorsunuz. Hep iyiyi düşünmeye çabalıyorsunuz.

Ayrıca sosyal medyada benim gibi meme kanseri geçirmiş veya geçirmekte olan kişilerle tanışmak da oldukça rahatlatıcıydı. Yalnız olmadığımı hissettim. Beni tam anlamıyla anlayan birileri vardı artık. Kitap fikri de bu sohbetler sonucunda çıktı zaten.

Günümüzde sizin de ‘’10 Amozon Yüksek Doz Yaşam’’ kitabı ile yaptığınız gibi kanser farkındalığı için birçok başarılı projeye imza atılıyor. Örneğin; Endüstri Ürünleri Tasarımcısı olan İlhan Berk; sadece gülümsendiğinde kişiyi gösteren bir ayna tasarlamış. Berk röportajında genç yaşta astım teşhisi konulmasıyla sıklaşan hastane ziyaretlerinden yola çıkarak mizah yoluyla tedaviye katkıda bulunması amacıyla böyle bir ürün geliştirdiğini açıklamış. Sizce de moral ve gülümsemek tedavi için ne kadar önemli? Sizce kanser tedavisi boyunca psikolojik destek almak gerekir mi?

İlk başlarda çok da farkında değildim, ama sonradan moralin ve olumlu düşüncenin gücünü çok net anladım. Mutluyken, gülerken, yaşamdan kopmazken, seviliyorken her zorluk, mucizevi bir şekilde karşında eriyip yok oluyordu. Böyle bir durumda psikolojik ve hatta gerekirse psikiyatrik destek alınması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu süreci geçiren insan her ne kadar iyi olduğunu düşünse ve bunu dile getirse de bilinçaltında yatan olumsuzluklar hiç beklemediği bir anda su yüzüne çıkabiliyor.

Tedaviniz sırasında yaşantınız ile ilgili nelere dikkat ettiniz?

Öncelikle hayattan kopmamaya çalıştım. Hareketsiz kalmamaya ve sağlıklı beslenmeye dikkat ettim. Beni üzen kim varsa ya hayatımdan çıkarttım ya da ondan uzaklaştım. En önemlisi sürekli kendimi telkin ettim ve hastalığımla ilgili hep olumlu düşündüm.

Kanserle savaşta kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Kontrol öncesi kaygılarınızı nasıl yönetiyorsunuz?

Bu savaşı olabilecek en az hasarla atlattığıma inanıyorum. Kaygı, hastalanmadan önce hayatımın başrolündeydi. Zaten kanser olmaktan korka korka yaşardım. Artık bu korkum da kalmadığına göre :) hayatın tadını çıkarabilirim. Şaka bir yana, kaygı seviyemin azalmasında hastalık sonrası başladığım yoganın ve öğrendiğim nefes çalışmalarının çok katkısı oldu.

Stresin insan hayatı üzerindeki etkisi tartışılmaz. Kansere yakalandıktan sonra kendinizi stresten uzak tutmak için neler yaptınız?

Yeniden eskisi gibi stresli bir insan olmaktan çok korkuyorum. Şimdilik doktor kontrolünde antidepresan kullanıyorum. Umarım kendimi tam anlamıyla psikolojik yönden güçlü hissettiğimde ilaçları da bırakacağım. Yapmayı sevdiğim ne varsa hayatımda öncelik sırasına alıyorum. En önemlisi anı yaşamayı öğrendim.

Son olarak hastalığınızı öğrendikten sonra hayata bakış açınızda neler değişti ve bize bununla ilgili hayata dair verebileceğiniz mesajı tek cümleyle nasıl dile getirirsiniz?

Artık çok farklı hissediyorum. Her güne mutlu uyanıyorum. Başıma gelen her şey için Allah'a şükrediyorum. Ve son olarak diyorum ki;

Hayat çok güzel ve ne yazık ki sonsuza kadar sürmüyor, tadını çıkarın.

Pınar Akçe