Hastalığınızı ilk nasıl fark ettiniz ve doktora gitme kararını nasıl aldınız?

Yeni doğum yapmıştım. Kızım ilk günlerden sonra sağ memeyi emmek istemedi. Diğer memeyi hiç problemsiz emmeye devam etti. Yaklaşık 6 ay boyunca gittiğim her doktor ve hastane emzirdiğim için mastit tanısı üzerine tedavi uyguladı. Bu süreçte memede renk değişimi, portakal kabuğu görünümü, şişlik, meme ucunda geri çekilme başladı. O zaman meme kanserinin tüm belirtilerini taşıyor olmama rağmen, meme kanseri belirtilerinin neler olduğu bilmediğim için uzunca bir süre ağrı ve acı ile yaşadım.
Doktorunuzun teşhisi söylerken ki yaklaşımı size ne hissettirdi veya siz doktor olsaydınız kendinize hastalığınızı nasıl söylerdiniz?
En son gittiğim hastanede biyopsi yapılması istendi. Yapılan biyopsi sonucu kanser olduğumu öğrendim. Doktorum sonucu kötü olarak tanımladı. Ben ise kötü dediği şeyin ne olduğunu sordum. Kanser dedi ve o an benim için her şey sıfırlandı. Böyle tanılar konulurken hastaya her şeyin açık açık anlatılmasından yanayım. Yaşayacağı zorlukları en başında bilmeli diye düşünüyorum.
Kanser hastası olduğunuzu öğrendiğinizde durumu paylaşmak istediniz mi ya da ilk kiminle paylaştınız?
Kanser tanısı konulduğu gün, sonucumu almaya tek başıma gitmiştim. Ben böyle bir sonuç beklemediğim için yalnız olmam da bir sakınca görmedim. Doktorun kansersin dediği andan sonra söylediği hiçbir şeyi duymadım. Bana yakınlarımı çağırmamı söyledi. Odadan çıktıktan sonra kız kardeşimi arayıp durumu ona anlattım.
Yakınlarınızın hastalığınızı öğrendiğindeki ilk tepkileri ne oldu? Aslında siz nasıl olmasını isterdiniz?
Herkes şok olmuştu ve bir yanlışlık olabileceği ümidi içerisindelerdi. Yine de her ihtimale karşı doktor ve hastane arayışı içerisine girdiler. Her duyduklarını benimle paylaşmaktılar. Aslında ben, her doğru ya da yanlışın hastanın bilmesine gerek olmadığını düşünenlerdenim.
Hastalığınızı nasıl kabullendiniz? Bu sürece alışmanızı kolaylaştıran en kuvvetli duygu neydi?
İkinci kemoterapiyi aldıktan sonraki dönemde, bir gün kızımla oynarken onun minicik avuçlarını doldurdu saçlarım. Birçok kişi önceden saçlarımı kestirmemi ve kazıtmamı söylemişti, ama yapamadım. Bir kadın olarak hiç kolay değildi bir anda kel kalmak. Kızımın avuçlarında kalan saçlarımı alıp banyoda saatlerce ağladım. O gün kanser olduğumu kabul ettim. Annelik duygusu ve yaşama isteği beni bu hastalıkla mücadele etmeye zorladı.
Günümüzde sizin de ‘’10 Amozon Yüksek Doz Yaşam’’ kitabı ile yaptığınız gibi kanser farkındalığı için birçok başarılı projeye imza atılıyor. Örneğin; Endüstri Ürünleri Tasarımcısı olan İlhan Berk; sadece gülümsendiğinde kişiyi gösteren bir ayna tasarlamış. Berk röportajında genç yaşta astım teşhisi konulmasıyla sıklaşan hastane ziyaretlerinden yola çıkarak mizah yoluyla tedaviye katkıda bulunması amacıyla böyle bir ürün geliştirdiğini açıklamış. Sizce de moral ve gülümsemek tedavi için ne kadar önemli? Sizce kanser tedavisi boyunca psikolojik destek almak gerekir mi?
Moral ve iyileşmeye inanmanın yanı sıra, psikolojik destek almak da çok önemli. Çünkü bilmediğiniz bir yolun içinde, yolunuzu kaybetmemeniz için bu şart.
Tedaviniz sırasında yaşantınız ile ilgili nelere dikkat ettiniz?
Dinlenmek ve kendimi dinlemek için bolca zamanım oldu. Yediklerime ve uyku düzenime daha fazla dikkat eder oldum. Beni mutlu edecek şeylerle ilgilenmeyi tercih ettim.
Kanserle savaşta kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Kontrol öncesi kaygılarınızı nasıl yönetiyorsunuz?
Oldukça zorlu bir süreç olduğunu kabullenmek hiç kolay olmadı. Kaygılarımı gidermek için kontrol öncesi ve sonrası doktorun söyleyeceklerini duyana kadar, kendimi bu konunun dışında tutmayı tercih ediyorum. Bol bol geziyorum, kitap okuyup başka şeylere odaklamaya çalışıyorum.
Stresin insan hayatı üzerindeki etkisi tartışılmaz. Kansere yakalandıktan sonra kendinizi stresten uzak tutmak için neler yaptınız?
Bu süreçte daha çok kendime ve kızıma odaklandım. Kendim içinse kitap okuyacağım zamanlar yarattım. Başka bir dünyanın içerisine girince, o anlıkta olsa sıkıntılardan uzaklaştım.
Son olarak hastalığınızı öğrendikten sonra hayata bakış açınızda neler değişti ve bize bununla ilgili hayata dair verebileceğiniz mesajı tek cümleyle nasıl dile getirirsiniz?
Önce ben demeyi öğrendim. Çünkü bende başlıyor ve bitiyor her şey. Kendimi daha çok sevmeyi öğrendim. Kızıma sıkı sıkı sarılıp, bir bebeğin masum gülüşüyle yeniden hayata tutundum.
"Bugünün tekrarı yok dostlar. Ertelemeyin. Yaşamak mühim. Yaşayın, ertelemeyin!"
Rukiye Işık Doğdu